Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin raporuna göre, kumara başlama yaşının 15’e kadar düştü. Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, “Kumar bağımlılığı özellikle gençler arasında hızla yayılıyor” dedi
Türkiye Yeşilay Cemiyeti, önleme, savunuculuk, müdahale ve rehabilitasyon alanlarında yürüttüğü çalışmaları, hazırladığı bilimsel raporlarla da destekleyerek bağımlılıklara karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Geçen ay açıkladığı, bağımlılıkların ekonomiye maliyetini ortaya koyan, “Bağımlılık Ekonomisi: Türkiye’de Sigara, Alkol, Kumar ve Uyuşturucu Bağımlılığının Ekonomik Maliyeti” başlıklı raporun ardından, kumar ve sanal kumar bağımlılığını kapsamlı bir şekilde ele alan ve mücadele için bir yol haritası niteliğindeki “Türkiye Kumar Raporu”nu yayınladı.
Bağımlılıklarla mücadelede bilimsel altyapıyı güçlendirmeyi ve politika ile farkındalık ve müdahale çalışmalarına rehberlik etmeyi amaçlayan rapor serisinin ilki olan Türkiye Kumar Raporu, ülkemizdeki bulguları, dünyadaki verilerle karşılaştırarak sanal kumar ve kumar bağımlılığında gelinen durumu gözler önüne seriyor. Türkiye’de en kapsamlı olarak hazırlanan ilk kumar raporu kumarı, bilimsel tanımından bağımlılık ölçütlerine, bireysel ve toplumsal zararlarından hukuki çerçeveye, dijitalleşmenin etkilerinden önleme ve müdahale uygulamalarına kadar uzanan kapsamlı bir çerçevede ele alarak çözüm önerileri sunuyor.
Raporda, kumar ve sanal kumara başlama yaşının 15’e kadar düştüğü, Türkiye’de 15 yaşın üzerindeki her 10 kişiden birinin hayatında en az bir kez kumar oynadığı ve en riskli grubun gençler olduğuna dikkat çeken çarpıcı veriler yer alıyor.
Türkiye Kumar Raporu’nun basın toplantısında konuşan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, “Geçtiğimiz Ağustos ayında bağımlılıkların Türkiye ekonomisine maliyetinin 78 milyar dolar olduğunu ve bunun yarısından fazlasının kumar bağımlılığı kaynaklı olduğunu açıklamıştık. Yeşilay çatısı altında yapılan bilimsel çalışmaların bir ürünü olarak, Yeşilay Akademi Direktörlüğü tarafından hazırlanan ‘Türkiye Kumar Raporu', kumar ve sanal kumar bağımlılığında geldiğimiz noktayı gözler önüne seriyor. 15 yaş ve üzeri nüfusta, hayatında en az bir kere kumar oynama oranı maalesef yüzde 10 seviyesine ulaşmış. Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimizde kumar bağımlılığı sebebiyle başvuran danışan sayımız ise son üç yılda 15 bin 624. Mücadele ettiğimiz beş bağımlılık türü içinde en yoğun başvuru kumarda. Bize başvuran her 7 kişiden 2’si kumar sebebiyle geliyor” dedi.
“Kumar bağımlılığının yayılması hem ülkemizin hem dünyanın geleceğini tehdit eden toplumsal bir krizle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.” diyerek sorunun ulaştığı boyuta dikkat çeken Dinç, “Kumar bağımlılığı finansal kayıp, ruhsal çöküntü, sosyal ilişkilerde bozulma, boşanma, intihar gibi çok ağır faturalara sebep olmanın yanı sır,a alkol ve sigara bağımlılığını tetikleyerek ağır fizyolojik hasarlara da yol açabiliyor” ifadelerini kullandı.
Avustralya’da yapılan bir çalışmaya göre, kumara yönelimde TV reklamlarının yüzde 43, radyo ve fiziki reklamların yüzde 29 etkili olduğunu belirten Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kadar büyük bir probleme yol açan yolların da kapatılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu noktada kumar için, yasal/yasa dışı gibi bir ayrım gözetmeksizin raporda tanımlanan tüm aktivitelerin kumar olarak tanımlanmasını öneriyoruz. Kumar reklamlarının alkol ve sigarada olduğu gibi tamamen yasaklanması, kumara erişimi kısıtlayan tedbir ve teknolojik sistemlerin güçlendirilmesi de bu küresel probleme karşı güçlü bir mücadele cephesi oluşturulması hususunda büyük önem taşıyor.
Biz Yeşilay olarak bu problemle kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürüyoruz. 81 ilimizde faaliyet gösteren YEDAM'lardaki klinik psikologlarımız da bu problemle mücadele eden herkese destek olma kararlılığı ile çalışıyor. 115 YEDAM hattından randevu oluşturarak yeni bir hayata başlamak mümkün. Bağımlılıkla ilgili sıkıntı yaşayan tüm vatandaşlarımızı gizlilik esasına dayalı ve ücretsiz olarak verilen psikoterapi ve sosyal hizmet desteğinden yararlanmak üzere YEDAM'lara bekliyoruz.”
Yeşilay Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Şentürk, sözlerine kumarın küresel ölçekte kitleselleşen bir sorun haline geldiğini vurgulayarak başladı. Kumarın çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Şentürk, “Şans hazları olarak tanımlayabileceğimiz kumar, büyüsü bozulmuş bir dünyada adeta büyü gibi pazarlanıyor. ‘Kumara başlarsanız istediğiniz hayatı elde edersiniz’ algısı yaratılıyor. Reklamı basit bir mesele olarak görmemeliyiz çünkü reklamlardan kaynaklanan ilk deneyim, kazanma arzusuyla birlikte kişiyi içinden çıkılmaz bir döngüye sürüklüyor. Bu nedenle kumarı sosyal bir perspektifle ele almak zorundayız. Kumar ekonomik kayıpların yanı sıra bireyler ve aileler üzerinde de ciddi olumsuz etkilere yol açıyor. Aile içi şiddet, boşanmalar ve suça sürüklenme bunların başında geliyor. Ayrıca kumarın sadece düşük gelirli kesimlerin problemi olduğu yönündeki yaygın inanış da doğru değil, toplumdaki tüm gelir gruplarında kumar deneyimlerine rastlıyoruz. Bu noktada reklam ve dijital mecralara yönelik daha katı sınırlamalar getirilmeli. Kumar unsuru taşıyan her şey tek başlık altında değerlendirilmeli, reklam ve erişim sınırlandırılmalı ve mevcut lisanslı alanlar da gözden geçirilerek kapsamı daraltılmalıdır. Yeşilay olarak YEDAM bünyesinde hem önleyici hem de tedavi edici çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hep birlikte kumarın yaygınlaşmasının önüne geçeceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye Kumar Raporu’nun danışmanlığını üstlenen Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Merih Altıntaş ise, kumar bağımlılığının Dünya Sağlık Örgütü tarafından da ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlandığını belirtti.
Altıntaş, “Kumar bağımlılığı tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tarih boyunca var olan bu tehlike, online platformlarla birlikte daha da büyüdü. Alkol ve madde endüstrisinin yeni maddelerle alan açtığı gibi, kumar endüstrisi de benzer şekilde hareket ediyor. Başlangıçta sosyalleşmek, eğlenmek ya da sorunlardan kaçmak amacıyla oynanan kumar, zamanla kontrol edilemeyen bir bağımlılığa dönüşebiliyor. Türkiye’de her 10 kişiden 1’i kumarla temas ediyor, bu her zaman bağımlılık anlamına gelmese de kumar oynamaya başlandığında düzey ne olursa olsun bağımlılığa evrilme riski vardır. YEDAM’lara kumar nedeniyle yapılan başvuruların, alkol ve madde başvurularını geçtiğini görüyoruz. Kumar bağımlılığı intihar riskini de artırıyor, aile içi şiddet ve boşanmalara zemin hazırlıyor. Kontrol edilemeyen oyun davranışları, yalan söyleme, kayıpların peşinden koşma gibi belirtiler başladığında mutlaka profesyonel destek alınmalı. Ailelerin dikkatli ve bilinçli olması, erken fark edilen durumlarda tedaviyi çok daha kolay hale getiriyor. Aileyi sürecin en önemli sac ayağı olarak görüyoruz, yasal ve tıbbi sorunlar ortaya çıkmadan tedaviye yönlendirmek hayati önem taşıyor.” diyerek ailelere çağrıda bulundu.